Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Duaları

Peygamberler nasıl dua ederlerdi? Peygamber duası öğreniyorum. En güzel duaları öğreniyorum.

Ömer b. el-Hattâb(radıyallahu anhâ)’dan rivayet edildiğine göre Allah Resûlü(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

Sizden bir kimse abdest alır ve abdestini güzel yapar sonra da “Eşhedü en lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve resûlühû: Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun tek olup hiçbir ortağı bulunmadığına şehadet ederim. Ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve resûlü olduğuna şehadet ederim” derse, cennetin sekiz kapısı da ona açılır ve o kişi bu kapılardan hangisinden isterse cennete girer.

(M553 Müslim, Tahâret, 17)

İbn Abbâs(radıyallahu anhâ)’dan rivayet edildiğine göre Allah Resûlü(sallallahu aleyhi ve sellem) Hasan ve Hüseyin için Allah’a sığınır,

Her ikinizi de Allah’ın tam olan kelimeleriyle her türlü şeytan, zararlı hayvanlar ve göz değmesine karşı Allah’ın himayesine bırakıyorum.

diye dua eder ve şöyle buyururdu:

Bu dua ile çocuklarınızı Allah’ın himayesine havale edin. Atanız İbrahim de İsmail ve İshak’ı bunlarla Allah’ın himayesine havale ederdi.

(Tirmizî, Tıb 18; Ebu Davud, Sünne 22; Ahmed b. Hanbel, I, 236)

Ibn Ebû Musa(radıyallahu anhâ)’nın babasından(Ebû Musa’dan) rivayet ettiğine göre Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) şu duayı yapardı:

Rabbiğfir lî hatîetî ve cehlî ve isrâfî fi emrî küllihî ve mâ ente a’lemü bihî minnî. Allahümmeğfir lî hataî küllehû ve amdî ve cehlî ve hezlî ve küllü zâlike indî. Allahümmağfir lî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve mâ a’lentü. Ente’l-mukaddimu ve ente’l-muahhiru ve ente alâ külli şey’in kadîr.

Ey Rabbim! Benim hatalarımı, cahilliklerimi, tüm işlerimdeki aşırılıklarımı ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla. Allah’ım! Bilerek, bilmeden ve şaka olarak yaptığım tüm hatalarımı bağışla. Zira tüm bunları yapmışımdır. Allah’ım! Geçmişte yapmış olduğum ve gelecekte yapacağım(gizlediğim) ve açık olarak yapmış olduğum günahlarımı bağışla. Öne geçiren de sensin, geri bırakan da sensin. Senin her şeye gücün yeter.

(Buhârî, Daavât 60; Müslim, Zikr 70)

Muâz b. Cebel(radıyallahu anhâ) şöyle demiştir:

Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) elimden tuttu ve Ey Muâz! dedi. “Buyur, emrine amadeyim” dedim. Ben seni seviyorum buyurdu. Ben de “Vallahi, ben de seni seviyorum” dedim. Ardından Sana her namazın ardından söyleyeceğin bazı sözler öğreteyim mi? diye sordu. “Evet, öğret” dedim. Şöyle buyurdu:

Şöyle de: Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike:

Allah’ım! Seni zikretme, sana şükretme ve sana güzelce ibadet etme konularında bana yardım et.

(Ebû Davud, Salât 361; Nesâî, Sehv 60; Ahmed b. Hanbel, V, 244, 247)

Ebû Eyyûb el-Ensârî(radıyallahu anhâ) şöyle demiştir:

Bir kişi Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem)’in yanında Elhamdü lillahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi: Temiz ve bereketli olan sayısız hamdler Allah’adır. dedi. Bunun üzerine Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) bu sözleri kim söyledi? diye sordu. O kişi sustu ve Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem)’den hoşlanmadığı bir şeyden dolayı tepki geleceğini zannetti. Ardından Allah Resûlü(sallallahu aleyhi ve sellem) Bunları söyleyen kimdir? O sadece doğruyu söylemiştir buyurdu. Adam “Bunları söyleyen kişi benim. Ben bunlarla hayır elde etmeyi umuyorum” dedi. Allah Resûlü(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin olsun, on üç melek gördüm ki, bu sözleri önce hangisi Allah(azze ve celle)’nin katına çıkaracak diye yarışıyorlardı.

(Taberânî, el-Mu'cemu'l-kebîr, IV, 184; Beyhakî, Şuabu'l-îmân, IV, 93)

Enes(radıyallahu anhâ) şöyle demiştir:

Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) tuvalete girmek istediği zaman şöyle derdi:

Allahümme innî eûzü bike mine’l-hubsi ve’l-habâis:

Allah’ım! Her türlü kötülükten ve dişi ve erkek şeytanlardan sana sığınırım.

(Buhârî, Vudû 9, Daavât 15; Müslim, Hayz 122)

Hz. Âişe(radıyallahu anhâ) şöyle demiştir:

Allah Resûlü(sallallahu aleyhi ve sellem) tuvaletten çıktığı zaman şöyle derdi:

Gufrâneke: (Allah’ım) Beni bağışlamanı diliyorum.

(Ebû Davud, Tahâret 17; Tirmizî, Tahâret 5; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 24; Ibn Mâce, Tahâret 10; Dârimî, Tahâret 16; Ahmed b. Hanbel, IV, 155)

İbn Abbâs(radıyallahu anhâ) şöyle demiştir:

Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) Kur’ân’dan bir sûre öğretir gibi bize şu duayı öğretirdi:

Eûzü bike min azâbi cehennem ve eûzü bike min azâbi’l-kabr ve eûzü bike min fitneti’l-mesîhi’d-deccâl ve eûzü bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât ve eûzü bike min fitneti’l-kabr:

(Allah’ım!) Cehennem azabından sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Mesîh Deccâl’in fitnesinden sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. Kabrin fitnesinden sana sığınırım.

(Müslim, Mesâcid 134)

Abdullah b. Abbâs(radıyallahu anhâ) şöyle demiştir:

Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) gece kalktığı zaman namaz kılardı. Namazı bitince de layık olduğu şekilde Allah’ı över, son olarak da şunları söylerdi:

Allahümme ic’al lî nûran fî kalbî vec’al lî nûran fî sem’î vec’al lî nûran fî besarî vec’al lî nûran an yemînî ve nûran an şimâlî vec’al lî nûran min beyne yedeyye ve nûran min halfî ve zidnî nûran ve zidnî nûran ve zidnî nûran:

Allah’ım! Benim için kalbime bir nur ver. Benim için kulağıma bir nur ver. Benim için gözüme bir nur ver. Benim için sağıma bir nur ve soluma bir nur ver. Benim için önüme bir nur ve ardıma bir nur ver. Nurumu artır, nurumu artır, nurumu artır.

(Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, I, 163)

Abdullah b. Abbâs(radıyallahu anhâ)’dan rivayet edildiğine göre Allah Resûlü(sallallahu aleyhi ve sellem) gece yarısı namaza kalktığı zaman şöyle derdi:

Allahümme leke’l-hamdü ente nûru’s-semâvâti ve’l-ardi ve men fîhinne ve leke’l-hamdü ente kayyâmu’s-semâvâti ve’l-ardi ve leke’l-hamdü ente rabbü’s-semâvâti ve’l-ardi ve men fîhinne, ente’l-hakku ve va’düke’l-hakku ve likâüke’l-hakku ve’l-cennetü hakkun ve’n-nâru hakkun ve’s-sâatü hakkun. Allahümme leke eslemtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve ileyke enebtü ve bike hâsemtü ve ileyke hâkemtü fağfir lî mâ kaddemtü ve mâ ahhertü ve mâ esrartü ve mâ a’lentü ente ilâhî lâ ilâhe illâ ente:

Allah’ım! Hamd sanadır. Sen, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin nurusun. Hamd sanadır. Sen gökleri ve yeri ayakta tutansın. Hamd sanadır. Sen, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin rabbisin. Sen, Hak’sın. Senin vaadin haktır. Sana kavuşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Kıyamet haktır.

Allah’ım! Sana teslim oldum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim, sana yöneldim, sana dayanarak mücadele ettim, senin rızana göre hüküm verdim. Benim geçmişte yaptığım, gelecekte yapacağım, gizlediğim ve açık olarak yapmış olduğum günahlarımı bağışla. Sen benim ilâh’ımsın. Senden başka ilâh yoktur.

(Buhârî, Teheccüd 1, Daavât 10, Tevhîd 8,24,35; Müslim, Müsâfirîn 199)

İbn Abbâs(radıyallahu anhâ) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dua ederdi:

Allahümme innî es’elüke’l-afve ve’l-âfiyete fi’d-dünyâ ve’l-ahireti. Allahümme innî es’elüke’l-âfiyete fî dînî ve ehlî üstür avretî ve âmin rav’atî vahfaznî min beyne yedeyye ve min halfî ve an yemînî ve an yesârî ve min fevkî ve eûzü bike en uğtâle min tahtî:

Allah’ım! Senden dünyada ve ahirette af ve afiyet istiyorum. Allah’ım! Senden dinim ve ailem için afiyet istiyorum. Avretimi ört, korkumu gider. Beni önümden, ardımdan, sağımdan, solumdan ve üstümden koru. Alt tarafımdan gelecek bir helâkten de sana sığınırım.

(Ebû Davud, Edeb 100; Nesâî, İstiâze 60; Ahmed b. Hanbel, II, 25)