Duhâ Sûresi

Itacen Sabacok | 17 Nisan 2022

HAKKINDA

Mekke döneminin başlarında, Fecr sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen kuşluk vakti, sabahın aydınlığı anlamına gelen ed-Duhâ kelimesinden almıştır.

11 ayettir.

Peygamberliğin ilk yıllarında, Resûlullah(sallallahu aleyhi ve sellem)’e gelen vahiy bir süre kesilmiş ve bu durum onu çok üzmüştü. İnkârcılar bu durumu fırsat bilerek Rabb’i Muhammed’i terk etti! demeye başladılar. Peygamber, işlediği bir kusur sebebiyle Rabb’inin kendisini cezalandırdığını düşünerek üzüntülü bir hâlde beklerken, hem ona Rabb’inin hoşnutluğunu ve ikramlarını bildirerek yüreğini ferahlatan hem de kıyâmete kadar gelecek mü’minleri dünya ve âhiret nîmetleriyle müjdeleyen mübarek Duhâ sûresi nazil oldu.


OKUNUŞU


MEÂLİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla!

  1. Yemin olsun, o kuşluk vaktine
  2. Ve durulmaya yüz tutan geceye andolsun ki
  3. Rabb’in seni terk etmedi, darılmadı da!
  4. Senin için son, önceden daha iyi olacaktır
  5. Rabb’in sana bahşedecek ve sen de hoşnut kalacaksın
  6. Seni bir yetim olarak bulup da barındırmadı mı?
  7. Seni yol bilmez bulup da doğru yola iletmedi mi?
  8. Seni ihtiyaç içinde bulup da muhtaç olmaktan kurtarmadı mı?
  9. Öyleyse sakın incitme yetimi!
  10. Ve asla azarlama isteyeni!
  11. Ve hep anlat Rabb’inin nîmetini

DİNLE

Saad Al-Ghamdi
Mishary Rashid Alafasy
Abu Bakr Al Shatri

Duhâ Sûresi


AÇIKLAMASI

Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

Mü’minlere ışıl ışıl, apaydınlık bir geleceği müjdeleyen sabahın aydınlığına

Ve vahiyden yüz çeviren inkârcıların, bir kâbus gibi insanlığın başına sardığı fakat Kur’an’ın gündeme gelmesiyle birlikte her geçen gün karanlığı biraz daha azalarak durulmaya yüz tutan geceye andolsun ki

Rabb’in seni terk etmedi ey Muhammed ve sana darılmadı da! Zaten hiçbir zaman darılmamıştı; tam aksine, seni dâimâ en büyük nîmetleriyle el üstünde tutmuştu.

Öyleyse, asla ümitsizliğe, yılgınlığa kapılma; çünkü senin için her sonraki aşama, dâimâ bir öncekinden daha iyi olacaktır. Sen günden güne, hâlden hâle, ileriye doğru dâimâ hayır mertebelerini aşarak yükselecek ve sonuçta, âhiret hayatında en büyük saâdete nâil olacaksın.

Böylece Rabb’in sana özlediğin o mutlu günleri bahşedecek ve sen de O’nun sınırsız lütuf ve ikramıyla hoşnut kalacaksın. Bunun ispatı olarak, geçmişine dönüp bir baksana:

Rabb’in seni babasını, annesini kaybetmiş çaresiz bir yetim olarak bulup da güçlü ve şefkatli kollara emânet ederek barındırmadı mı?

Seni kitaptan, imandan haberi olmayan [42. Şura: 52] yol bilmez bir kişi olarak bulup da, Kur’an’la tanıştırıp doğru yola iletmedi mi?

Seni ihtiyaç içinde bulup da gerek helâl kazanç imkânları sağlayarak, gerekse gönlünü zenginleştirerek, başkalarına muhtaç olmaktan kurtarmadı mı?

Öyleyse, ey yetim Peygamber! sakın incitme yetimi!

Ve asla azarlama herhangi bir konuda senden soru sorup bilgi isteyeni ya da yardım isteyeni!

Ve hep anlat insanlara, Rabb’inin sonsuz nîmetini. Rabb’inin onlara beden, sağlık, mal, mülk, din, iman ve Kur’an gibi ne büyük nîmetler ihsân ettiğini ve bu nîmetlere şükrettikleri takdirde kendilerini çok daha üstün cennet nîmetleriyle ödüllendireceğini anlat! “Allahu Ekber; ne büyük bir nîmet, bu ne büyük bir iltifat, ya Rab!”