HAKKINDA
Mekke döneminin başlarında, Burûc sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen ve Tin: incir ağacı kelimesinden almıştır.
8 ayettir.
OKUNUŞU
Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Ve’t-tîni ve’z-zeytûn ﴾1﴿ Ve tûri sînîn ﴾2﴿ Ve hâze’l-beledi’l-emîn ﴾3﴿
Le-kad halakne’l-insâne fî ehseni takvîm ﴾4﴿ Sümme radednâhü esfele sâfilîn ﴾5﴿
İllellezîne âmenû ve ‘amilü’s-sâlihâti fe-lehüm ecrun ğayru memnûn ﴾6﴿
Fe-mâ yükezzibüke ba’dü bi’d-dîn ﴾7﴿ E leysallâhü bi-ahkemi’l-hâkimîn ﴾8﴿
MEÂLİ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla!
- Andolsun incire ve zeytine
- Sînâ Dağı’na
- Ve bu güvenli şehre andolsun ki
- Biz insanı en güzel biçimde yarattık
- Fakat onu aşağıların aşağısına çeviririz
- Ancak iman edip dürüst ve erdemlice bir hayat ortaya koyanlar hariç. İşte onlar için bitip tükenmeyecek bir ödül vardır
- Öyleyse artık hangi güç seni bu dini inkâra yöneltebilir?
- Allah hükmedenlerin en âdili değil mi?
DİNLE
Saad Al-Ghamdi | |
Mishary Rashid Alafasy | |
Abu Bakr Al Shatri |
AÇIKLAMASI
Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla!
Andolsun insanlık tarihi boyunca nice Peygamberlere ev sahipliği yapan, ilâhî vahyin merkezi konumunda olan coğrafi bölgelere, özellikle de incire ve zeytine yani incir ve zeytin ağaçlarının bolca yetiştiği tin ve zeytin bölgelerine, Şam ve Filistin diyarına,﴾1﴿ Andolsun incire ve zeytine
Allah’ın insanlık tarihinde bir kez, bir Peygamberle, Mûsa(as) ile aracısız konuştuğu yere, kutsal Sînâ Dağı’na ve çevresine,﴾2﴿ Sînâ Dağı’na
Ve İbrahim(as)‘ın Kâbe’yi inşâ etmesinden bu yana, yüzyıllar boyunca Arabistan’da iman ve teslimiyetin, huzur ve sükûnun kaynağı olan bu güvenli şehre, son Peygamber’in Kur’an vahyini aldığı ve tebliğ etmeye başladığı kutsal Mekke şehrine andolsun ki,﴾3﴿ Ve bu güvenli şehre andolsun ki
Biz insanı yaratılış amacını gerçekleştirmesi için ihtiyaç duyduğu her türlü zihnî ve bedenî özelliklerle donatarak, varlık mertebelerinin en yükseğine çıkabilecek bir yetenek ve kapasitede, yani olması gereken en güzel biçimde yarattık.﴾4﴿ Biz insanı en güzel biçimde yarattık
Fakat insan, vahiyden uzaklaşarak kendi aslî, olumlu kişiliğini saptırıp yozlaştırınca onu varlık mertebelerinin en dibine yuvarlayarak aşağıların aşağısına çeviririz. Kur’an’dan yüz çevirerek şeytanın boyunduruğu altına giren insan, vahşî hayvanlardan daha da canavarlaşır. İşte, Allah’ın yol göstericiliğinden yüz çeviren insanoğlu bu derece alçalır.﴾5﴿ Fakat onu aşağıların aşağısına çeviririz
Ancak Allah’a ve âhiret gününe yürekten iman edip bu imana yaraşır dürüst ve erdemlice bir hayat ortaya koyanlar hariç. Yalnız onlar bu düşüşten kurtulabilirler. İşte onlar için cennette bitip tükenmeyecek muhteşem bir ödül vardır.﴾6﴿ Ancak iman edip dürüst ve erdemlice bir hayat ortaya koyanlar hariç. İşte onlar için bitip tükenmeyecek bir ödül vardır
Öyleyse ey insan; artık hangi güç seni insanlığın kurtuluşunun biricik teminatı olan bu dini yalanlatabilir, inkâra yöneltebilir? Eğer cennet-cehennem, ödül-ceza yoksa; iyilik yapanlarla kötülük yapanlar aynı sonu paylaşacaklarsa bu Allah’ın adâletine, sonsuz kudret ve hikmetine ters düşmez mi?﴾7﴿ Öyleyse artık hangi güç seni bu dini inkâra yöneltebilir?
Öyle ya, Allah hükmedenlerin en âdili değil mi? Hâkimlerin hâkimi olan Allah suçu cezasız, iyiliği mükâfatsız bırakır mı?﴾8﴿ Allah hükmedenlerin en âdili değil mi? Elbette O, hükmedenlerin en âdilidir ve ben, buna tüm benliğimle şâhitlik ederim!