السلام عليكم ورحمة الله
عن أبي عنبة الخولاني: حدثنا أصحاب نبينا: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: “إنَّ شُهَدَاءَ اللَّهِ فِي الْأَرْضِ ٱمَناءُ اللَّهِ مِنْ خَلْقِهٍ. قُتِلُوا أَوْ مَاتُوا عَلَى فُرُشِهِمْ.
Muhammed b. Ziyâd el-Elhânî anlatıyor: Ebû İnebe el-Havlânî’nin yanında şehidlerden bahsedildi. Bu meyanda karın ağrısından ölen, taundan ölen ve loğusa hâlinde ölen kadını saydılar. Ebû İnebe buna sinirlenip şöyle dedi: Nebîmiz(sallallahu aleyhi ve sellem) in arkadaşları bize O’nun şöyle buyurduğunu bildirdiler:
Yeryüzünde Allâh’ın şehidleri, mahlûkâtı içerisinde Allâh’ın emîn kimseleridir, ister öldürülsünler, ister yataklarında ölsünler. [Kenzu’l-Ummâl 11149]
Şühedâullah; yeryüzünde Allâh’ın şehidleri/Allâh’a, O’nun tek Rab ve İlah oluşu gercekliğine, öncesi ve sonrasıyla büsbütün bir hayat üzerindeki mutlak belirleyiciliğine/hâkimiyyet niyet, söz, amel, hal ve hareket, durum ve duruşlarıyla şâhidlik/tanıklık edenler. Kafaları-gönülleri, fikirleri-zikirleri, oturmaları-kalkmaları, yeme-içmeleri, giyim-kuşamları, eğitilmeleri-eğitmeleri, ferdî ve sosyal ilişkileri, aralarındaki hukûki düzenlemeler, savaş ve barışları, canlı-cansız diğer tüm varlıklarla ilişkileri, vb. tümüyle bu durumun bir göstergesi olanlar.
Ümenâullah; mahlûkâtı içerisinde Allâh’ın eminleri/Allâh’ın mü’min kulları, O’nun emânında, himâyesinde, garantörlüğünde bir hayat yaşayan güvenilir, îtimâda lâyık kişiler.
Hayâtı şühedâullah muhtevâsıyla yaşayanlar iş bu hayâtın sâhibince ümenâullah makâmına lâyık görülürler.
Böylelerinin ölümleri de ol hâl üzeredir. İster öldürülsünler, ister yataklarında ölsünler!
Hâsılı; Yaşarken İslâmın şâhidi, mü’min olarak yaşayanlar öyle ya da böyle ölürken de İslâmın şehîdi, mü’min olarak ölürler. Tersinden bir söyleyişle; yaşarken İslâmın şâhidi, mü’min olarak yaşamayanlar, ölümlerinde İslâmın şehîdi, mü’min olarak ölemezler.
Yeryüzündeki şühedâullah,
Mahlûkâtında ümenâullah.
Öldürülseler de, ölseler de,
Hayâtı ölümle bölseler de.
Yaşarken İslâma şâhîd onlar
Ve ölümleriyle şehîd onlar
Mü’min onlar, O’nun emânında,
Dünyâ ve âhiret zamânında.
Melekler gökyüzünde şâhidler,
Mü’minler yeryüzünde şâhidler.
Ol şehâdet emniyyet getirir,
Hem ebedî hüsrânı götürür.
Yeryüzündeki şühedâullah,
Mahlûkâtında ümenâullah.
Öldürülseler de, ölseler de,
Hayâtı ölümle bölseler de.